CUMHURİYET KURULURKEN BUNA ŞAPKA DERLER BEYLER!
09 Ekim 2023, Pazartesi 17:561923 yılı. Çankaya Köşkü. Mustafa Kemal, odasında , çevresine toplanan yedi-sekiz kişiyle söyleşi yapıyordu. Onlardan biri:
-Bir gün başımıza şapka giyebilecek miyiz?
Mustafa Kemal şöyle yanıt vermişti;
Şapkayı önce deniz askerlerimize giydiririz. Onlar halka seyrek göründüklerinden göze batmazlar. Sonra ordu giyer. Bu da askerlik işi olduğu için kimse karışmaz. Onları göre göre aydınlar da alışırlar, derken…
1925 yılının Ağustos aylarıydı.Şeyh Sait Ayaklanması sonrası. Kastamonu'dan bir heyet geldi Ankara'ya. Genel Sekreter Saffet Arıkan , durumu Gazi'ye bildirdi.Oysa daha önce tembihlemişti. Artık ziyaretçi kabul etmeyeceğim, gelenlerle sen ilgilenirsin diye…
Mustafa Kemal, Kastamonulularla özel olarak ilgilendi. Devamında:
-Bu kurulu ben kabul edeceğim; yarın Çankaya'ya getir, dedi.
Kurulu ertesi gün kabul etti. Ancak, Genel sekreter buna bir anlam veremedi. Şaşırdı bile. Konuklarına olağanüstü iltifatlarda bulundu. Uzun uzun sohbet etti. Sorular sordu, yanıtlar aldı. Onları Çankaya'dan uğurlarken şöyle dedi:
-Çağrınıza çok teşekkür ederim. Yakında Kastamonu'ya geleceğim. Hemşerilerimize selamlarımı söyleyiniz.
Saffet Arıkan, Mustafa kemal'in bu sözleri üzerine hepten afalladı. Şaşırdı. Kurul Onu Kastamonu'ya davet etmemişti ki! Mustafa Kemal neşe içinde, Saffet Arıkan'ın koluna girerer yürümeye başladılar. Arıkan7ın gözlerinin içine bakarak şunları dedi:
-Çocuğum; Kastamonu'ya gidiyorum! Şapkayı orada giyeceğim.
Saffet Arıkan, O'nun şapka olayını biliyordu. Ama niye Kastamonu?
Sözü Mustafa Kemal'e bırakalım;
-Neden Kastamonu'yu seçtiğimi bilmezsin. Dur, anlatayım! Bütün vilayetler beni tanır. Ya üniformalı ya da fesli, kalpaklı, sivil giynekli görmüşlerdir. Yalnız Kastamonu'ya gidemedim. İlk önce nasıl görürlerse öyle alışırlar, yadırgamazlar, üstelik bu vilayet halkının hemen hepsi asker ocağından geçmiştir. İtaatlidirler, yumuşak başlıdırlar. Adları bağnaza çıkmışsa da anlayışlıdırlar. Bundan dolayı şapkayı orada giyeceğim.
Cumhurbaşkanı M. Kemal, bu konuşmadan birkaç gün sonra 24 Ağustos 1925 günü, sessiz, kimseye haber vermeden, kalabalık bir heyetle yola çıktı. Önce Çankırı. Müthiş bir halk kalabalığı, oradan Kastamonu. Halk yine çok coşkulu ve kalabalık. Bazıları Mustafa kemal7in resimlerini daha önce görmüşlerdi. Hiç de böyle değildi gördükleri resimler. Bir de elindeki o gavur icadı şapka neydi?
25 Ağustos sabahı askeri karargaha gitti. Orada iki askere takıldı.
-Serbest durun, konuşalım, dedi.
Koğuştan ayrılırken, duvarda bir levha gördü. Bunda”Bir Türk on düşmana bedeldir.” Yazıyordu.
Bölük subayına sordu:
-Öyle mi?
-Evet, paşam!
Mustafa kemal başını yukarı kaldırdı:
-Hayır, bence öyle olmamalı. “BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR…
Memleket Hastanesini ziyaret etti. Kitaplığa gitti. Kitapların az olduğunu söyleyerek, kitap alınması için 500 lira verdi.
Kastamonu Meydanında halka hitaben uzun bir konuşma yaptı. Konuşmanın sonuna doğru;
…-Değerli vatandaşlarım, size bir soru sormak istiyorum: Bizim kılığımız ulusal mıdır? (Hayır!Hayır! sesleri)
-Size katılıyorum. Deyimimi hoş görünüz. Üstü kaval, altı Şişhane, anlatılabilecek bir kılık, ne ulusaldır, ne de uluslararasıdır. O halde kılıksız bir ulus olur mu? Arkadaşlar. Böyle nitelenmeye razı mısınız? Arkadaşlar? (Hayır! hayır! , hiçbir zaman sesleri…)
-Çok değerli bir cevheri çamurla sıvayarak herkese göstermenin bir anlamı var mıdır? Bu çamurun içinde cevher gizlidir, ancak anlamıyorsunuz, demek doğru mudur? Cevheri göstermek için, çamuru atmak gerektir, olağandır.
-Arkadaşlar! Turan kılığını araştırıp, yaşatmanın yeri yoktur. Uygar ve uluslar arası kılık, bizim için çok cevherli, ulusumuz için yaraşır bir kılıktır.Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin ya da fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek,kıravat, ceket ve elbette bunların bütünleyicisi olmak üzere başta güneş siperli başlık. Bunu açık söylemek isterim. Bu başlığın adına Ş A P K A denir…
Okunma Sayısı: 219
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.