LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

CUMHURİYET KURULURKEN - BİR ŞÖLENDEN ÖTESİ… DİL DEVRİMİNE DOĞRU… (BELVÜ GAZİNOSU…)

16 Ekim 2023, Pazartesi 18:01

Mustafa Kemal, her zaman yaptığı gibi bir akşam, karanlık battıktan sonra, Sakarya motoruyla bir gezintiye çıkılmasını istedi. Her zaman olduğu gibi Rumeli ve Anadolu kıyılarını dolaşan tekne, Moda koyuna girdi. Tekne, kimliğini saklamak için, lambalarını söndürdü. Paşa, seyredilmek değil, daha çok seyretmek istiyordu. Tepsi gibi bir ay Moda sularında özgürce yüzüyordu. Paşa, biraz sonra Belvü gazinosunun yakınlarında demir atılmasını  buyurdu. Bu arada,
    Paşa:
    -Aman, dikkat edelim, buraya geldiğimizi kimse görmesin; elektrikleri söndürelim! Ay ışığı da var. Burada yiyip içebiliriz. Diye orada bulunanları uyardı.
    Güvertede yenilip içilmeye başlanmasından sonra, teknenin çevresi, birçok başka tekne ile çevrilmişti bile. Çevredekiler neredeyse Paşa'nın lokmalarını bile sayıyordu diyebiliriz.
    Bunu gören Paşa,şöyle dedi:
    -Artık karanlığın, saklanmanın anlamı kalmadı. Yakın ışıkları!
    Işıklar yakılıp, Paşa ve çevresine de belli olunca, çevreden müthiş bir alkış sesi koptu. Paşa, ayağa kalkıp, çevresini selamladı. Sonra da sofrasına oturdu. Yalnız,kendilerinin yeyip içmesini, ayıp sayarak; 
    -Sizlere ne ikram edeyim? Ne istersiniz?
    Herkes bir ağızdan:
    -Paşam; seni isteriz; saz isteriz.
    Paşa buyurdu. Kalabalık bir saz heyeti geldi. Bütün kalabalığa sunulması için içki ve yemiş getirilmesini de buyurdu. Tekneye yakın olan , öteki tekneler bundan yeterince yararlandı. Çok mutluydu. Halkla iç içeydi. Halk, onun çok sevdiği”Prozit” sözünü söyleyince, o da kadehini kaldırarak” prozit” dedi…
    Bu geceden birkaç gün sonraydı. 1928 yılının, 9 Ağustos gecesi, CHP, İstanbul Sarayburnu'nda bir eğlence düzenledi. O gecede, bir köşede bir caz takımı ile ünlü Müniret-ül Mehdiye  Arap saz takımıyla, Mısırlı ünlü şarkıcı Cemali vardı. Şarkı bitince Paşa, kadını masasına çağırttı. 
    -Bu sesle seni bütün dünya dinler. Ancak, Batı müziğini de öğrenmen gerekli. İşte  o zaman dünyaca ünlü olursun! Yoksa böyle kalırsın. 
    Mustafa Kemal, Klasik Türk müziğini çok seviyorsa da, devrimci bir Türkiye için batı müziğinin önemini de biliyordu. Zaten kafasında hep, opera, klasik Türk Müziği gibi sanatsal düşünceler vardı.
    Masasından Cemali kalkınca, elindeki kadehi herkesin göreceği bir şekilde kaldırarak;
    -Arkadaşlar, Hanımlar, Beyler! Şu gördüğünüz içki, şampanyadır. Bunu zamanında padişahlar, sohbet masalarında, kafes arkalarında gizli içerlerdi. Biz ise, şurada, toplu olarak, göz göre göre içiyoruz. 
    Bunu söyleyip, kadehi ağzına götürürken, orada bulunanlar:
    -Yaşa, Paşam! Sağ ol, Paşam. Allah seni başımızdan eksik etmesin!
    Halk da, bunları söylerken ellerindeki kadehi kaldırıp, Paşa'nın sağlığına içiyorlardı. 

        SARAYBURNU NUTKU…
    Paşa buraya, kadeh kaldırmak için gelmemişti. Bir hesabı vardı. O'nun kafasında günlerdir, aylardır Latin harfleri vardı. 
    Arapça şarkılarla, Arap müziğinden yükselen nağmeler ortalığı inletirken, Paşa yanındakilere döndü:
    -Kimde bir defter var? Diye sordu:
    Uşaklardan biri küçücük bir defter getirdi. Paşa birçok şey yazıp Falih Rıfkı Atay'a uzattı:
    -Hiç kimseye göstermeden bunlara bir göz gezdir; sana okutacağım!
    F.Rıfkı Atay, burada Latin Harfleriyle yazılmış yazıyı gördü. Sonradan “Sarayburnu Nutku” olarak tarihe geçecek nutuk başlangıcıydı bu. Atay, artık Harf devrimi başlıyordu, düşüncesine kapıldı. 
    Yazdıklarını Falih Rıfkı'ya okutup hepsini geri aldı. Ve orada bulunanlara:
    -Sevgili kardeşlerim! Huzurunuzda ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Sizden duyduklarımın hepsini anlatamam. Ama çok mutlu oldum, hoşnutum; duygulandım. Bu durumun bana verdiği duyguları karşınızda küçük notlar halinde saptadım. Bunları içinizden bir yurttaşa okutacağım. 
    Bunları söyledikten sonra , orada bulunan halk arasından Türkçe okuyup, yazma bilen birisini istedi. Koşup gelen bir gence elindeki kağıtları verdi. Genç adam , Latin harfleriyle yazılmış kağıtları görünce şaşırdı. Zorladıysa da sökemedi! Bunun üzerine kağıdı gençten alan Paşa, sözlerini şöyle sürdürdü:
    -Yurttaşlar! Bu notlarım, asıl gerçek Türk sözcükleriyle yeni Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz hemen okumaya girişti; biraz uğraştıysa da birden okuyamadı. Zamanla okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz.
    Falih Rıfkı Atay'a elindeki notları vererek, okumasını istedi. Atay, orada Pşa'nın daha önce hazırladığı metni(nutuku) okumaya başladı. Bu sadece yeni bir alfabenin(abecenin) doğuşunu anlatan bir söylevdi.     
    Az önce dinlediği şarkıcı Cemali Hanım'a sözü getirerek; ancak Türk'ün gelişmiş ruhunu tam olarak yansıtmıyor. Biz bunlardan daha iyisi layık bir ulusuz gibi cümleleri Atay okudu. (Ünlü Saray Burnu nutku burada okundu) 
    


Okunma Sayısı: 308

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.