CUMHURİYET İDEALİST İNSANLARIN ELLERİNDE BÜYÜR!(1)
05 Mayıs 2022, Perşembe 17:211924 yılı Şubat ayının sonlarına doğru, Mersinli Örnek bahçesi Fen Memuru Mevlüt, örnek fidanlığa yeni katılan bir kıraç tarlanın sürülmesi için gereken. Traktörü istemek üzere, İzmir Ziraat Okulu Müdürü Abidin'e telefon edip isteğini söylemekteydi ki , müdür, telefonda şaka yollu şöyle dedi:
-Sen, artık traktörü tarlayı bırak da yolculuğa hazırlan! Gazi'nin Çankaya'daki köşküne atandın! Hemen okula gel de görüşelim.
Böyle de şaka yapılmaz ki diyordu. Ama heyecandan ne yapacağını bilemiyordu. Hemen bisikletine atlayıp, İzmir'in o yakıcı sıcağında Ziraat Okuluna yollandı.
İzmir'deki bu örnek bahçe zamanın İzmir valisine Mevlüt'ün sunduğu rapor doğrultusunda yapılmış, Mevlüt adeta bahçeyi yoktan var etmişti. Oysa Mevlüt, İzmir'in kurtuluşundan sonra Ankara'ya yerleşmişti. Cumhuriyet'in yöneticileri, nerede olursa olsun, eğitimli, yararlı insanları buluyor, onlara danışıyor, onların bir dediğini iki etmiyordu. Mevlüt'ü bu Örnek Bahçeyi ihya etmesi için Ankara'dan getirmişlerdi.
Örnek bahçesinin ilk hali bir bataklıktı. Sivrisinekler insanların kanını emiyordu. Mevlüt bu bataklığı kurutmak için okaliptüs diktirdi. Başardı. Bataklığı kurutup, bir de Örnek bahçe yaptı.
İzmir'den Ankara'ya giderken, kendisi yaşlı bir bayanı emanet ettiler. O da bayanı bir kompartımana yerleştirip, ara sıra halini hatırını sormaya gitti geldi.
İzmir'den Ankara'ya giderken trende İsmail Hakkı Baltacıoğlu(Darülfünun Emini) ve Fuat Köprülü ile karşılaştı. Bu iki insanla yirmi gün önce bilimsel bir konferansta tanışmıştı.
Ankara tren istasyonunda onu Ankara Ziraat Mektebi Müdürü dahil yetkili 4 kişi bekliyordu. Çok sevindi.
Bir baktı o yaşlı bayan, yalnız başına duruyor. Yanına doğru gidince, bir adam çıktı. Mevlüt'ü azarladı. Kadın:
-Ah ne yaptın? Der gibi baktı Mevlüt'e, kadın. Adam kadını alarak gitti.
Onu alıp mektebe götürenler, Özel Kalem Müdürü Hayati'nin yanına çıkardılar. Hemen Çankaya'ya telefon ederek, beklenen kişinin geldiğini, bir araç göndermelerini istedi. Bir ara Mevlüt'e dönerek:
-Mevlüt Bey, bizim arkadaşlardan Ercüment Ekrem(Talu) biraz önce tren istasyonunda, sizi tanımadığı için yakışık almayan bir davranışta bulunmuş; sonradan kim olduğunuzu öğrenince çok üzüldü. Kendisi eşi ile uğraştığından şimdilik bunları benim söylememi rica etti. (O kadın Ercüment'in eşiymiş)Hava almak için dışarı çıktığında, Ekrem Talu ile yüz yüze geldi.
-Eşime yollarda çok yardımınız dokunmuş; sizi bilmeyerek kırdım. Size eşime ettiğiniz iyilikler için çok teşekkür ederim, dedi.
Çankaya'dan gelen bir otomobil Mevlüt'le görevlileri Çankaya'ya götürdü. Kendisini baş yaver Rusuhi'ye teslim ettiler. Başyaver küçük dağları ben yarattım havasındaydı. Bu Mevlüt'ü üzdü.
Mustafa Kemal'de iki de bir, "daha gelmedi mi, nerede kaldı" diye sorarmış Mevlüt'ü.
Mevlüt Çankaya'da boş boş beklerken, Özel Kamel Müdürü Hayati geldi.
-Mevlüt Bey, Paşa rahatsız. Bu arada sizinle görüşeceğini hiç sanmıyorum. Öncelikle sizin için yatacak bir yer sağlayalım. O zamana kadar Ziraat Mektebi'nde yatıp kalkarsınız.
Hayati dışarı çıkıp biriyle görüştü. Hayati yaver Muzaffer kılıç'a:
-Muzaffer kardeşim, o yeri Mevlüt Bey'e göster!Uygun görürse temizleyip kendisine verelim, dedi. Mevlüt, burada istenmediğini, konuşmalardan ona gösterilecek yerin çok iyi olmadığını anladı!Muzaffer onu izbe bir yere götürdü. Kendisi de beğenmemiş olacak ki,
-Burayı temizleriz, adam ederiz , diyebildi.
Mevlüt'e bu hakaret gibiydi. Bir kümesi ona layık görmüşlerdi! Oysa İzmir, Bornova, Mersinli'de konforlu bir yaşamı vardı.
Mevlüt'ün yüzündeki ifadeden, hoşnut olmadığını gören Muzaffer:
-Biz savaş sırasında bundan daha kötü koşullar altında yaşadık; daha kötü yerlerde yattık.
Genç Mevlüt ona şu karşılığı verdi:
-Şimdi savaş yok!
Okunma Sayısı: 6509
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.