Çıplaklık Yasağını Delme Aracı Olarak Mitoloji
22 Mart 2022, Salı 14:23Neredeyse tüm insanlık tarihi süresince toplumlar için önemli bir tabu
olan “çıplaklık” birçok Batılı ressam için her zaman çekici bir konu olmuştur. Ancak içlerinde yaşadıkları toplum, çıplaklık ve çıplaklığın resmedilmesi konusunda katı
kurallar dayatmıştır. Bu kurallar bazı ülkelerde yasalarla, bazı ülkelerde ise kilise baskısı ve Engizisyon mahkemeleriyle korunmuştur. Çıplaklığı resmetmek isteyen Batılı ressamlar çıkış yolunu, kendilerinden ve içlerinde yaşadıkları toplumdan olmayan, hatta insan bile olmayan Klasik Yunan Mitolojisindeki tanrı ve tanrıçaları, bilinen mitleri çerçevesinde resmetmekte bulmuşlardır.
Mitolojik tanrı ve tanrıçalar, zaten hiç var olmamış “hayali” karakterler olduğu için insan formunda çıplak çizilmeleri ne toplum ne de kilise için sorun teşkil etmemiştir. Mitolojiyi kullanarak çıplaklığı resmetmek bir ressam için bir tabuyu yıkmanın yanında, insan anatomisi çizimindeki ustalığını ve prestij kazandıran mitolojik konulara hakimiyetini göstermek için de önemli bir konu seçimi olmuştur.
Esas olarak Rönesans itibarıyla resmedilmeye başlanan mitolojik konuların yer aldığı
resimler, Yüksek Rönesans'a geçişi de simgeler. (Krausse, 2005).
Bu konuda en başarılı ve en çok öne çıkan yapıtlardan biri Sandro
Botticelli'nin “Venüs'ün Doğuşu” dur. Mitolojik konular aracılığıyla çıplaklığın
başarıyla resmedildiği önemli örneklerden bazıları; Sandro Botticelli'nin “İlkbahar”,
Antonio Allegri da Coreggio'nun “Danaë”, Peter Paul Rubens'in “Paris'in Seçimi”
ve “Leucippus'un Kızlarının Kaçırılışı”, Tiziano Vecellio'nun “Urbino Afroditi” ve
“Afrodit ve Adonis”, Diego Velázquez'in “Aynalı Venüs”, Jacques-Louis David'in
“Hector'un Ölümü” ve “Mars ve Venüs”, François Boucher'nin “Eros'un Eğitimi”
ve Michelangelo Merisi da Caravaggio'nun “Eros” adlı yapıtlardır.
Okunma Sayısı: 1597
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.