BİR TATLI EMEK:ŞEKER FABRİKALARININ GEÇMİŞİ
13 Nisan 2018, Cuma 10:58Türkiye'nin kuruluş dönemi ekonomisi gelişmecilik üzerine kurulu,kendi malından kendi ürününü üretme amacındaydı.Bunu da daha çok demir-çelik,çimento,kağıt,cam,pamuklu dokuma,yünlü dokuma ve şeker üzerinden yapıyordu.Şeker yüzyıllardır ithal edilen bir üründü.Ham maddesi ihraç ediliyor lakin ürün ithal ediliyordu.?Bu bağımlılık Osmanlı döneminde de fark edilmişti ve bunlara karşı bireysel projeler üretilmişti.1840'ta Dimitri isimli bir vatandaş şeker fabrikası projesini yönetime sunarken,yönetimden olumsuz cevap alıyordu.Bu Osmanlı'nın sanayiye bakışının hazin bir örneğidir.Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ilk olarak ekonomik kalkınmayı öncelemişti.Bunun için hemen İzmir İktisat Kongresi toplanmıştı lakin buradaki görüşler devletçilikten uzakta muğlak bir yöndeydiler.Lakin yine de sanayi için etkili oldular ve sanayiyi destekleyici kanunlar ard arda çıkmaya başladı,teşvikler arttı. Türkiye'nin sanayi hamlesi kendi toprakları üzerinde bulunan ham maddeyi işleyerek ürün elde etme üzerine olmalıydı.Bunun en iyi örneği de şekerdi.Türkiye hem şeker pancarı yetiştirmeye müsait topraklara sahipti hem de şeker ihtiyacı iç pazarda güvence altına alınıyordu.Böyle bir ortamda yine de İzmir ,İktisat Kongresi kararlarına uyarak devlet kendi eliyle açık bir sanayi kuruluşu kurmaktansa vatandaşın projelerini destekliyordu.İlk olarak Uşak'ta Molla Ömeroğlu Osman Efendi 1926'da şeker fabrikasını kurdu.1925 tarihli kanunla şekerden 8 yıl vergi alınmıyordu.Bu teşvikten yararlanılarak üretilmeye başlanan şeker iç pazarda büyük bir alıcı buldu.?Bu fabrika pek karlı bir fabrika değildi lakin teşvik ve vergi muafiyeti fabrikayı döndürüyordu.Bundan sonra aynı yıl Alpullu Şeker fabrikası kuruluyordu.?Bu fabrikanın %68'i İş Bankasına aitti ve mebuslar ile tüccarlar tarafından kurulmuştu.Ama yine tam olarak kar elde edilmiyordu.?Bunun üzerine şeker devlet tekeline alındı ve fabrikalara asgari taban fiyatı verme imkanı doğdu.?Artık 1930'da şeker tüketiminin %17'si iç pazardan karşılanıyordu.1930'da Eskişehir ve Turhal fabrikaları açıldı.İş bankası buralara da hatırı sayılır derecede ortaktı.Ancak bu iktidara yakın kuruluşlar iç Pazar odaklı ve üretime yönelmiş bir şekilde çalışmaları gerekirken yabancı şeker üreticilerinden ucuza aldıkları şekeri pazarlamaya çalıştılar.Bu da iktidarın ekonomik kalkınma modeline ağır bir ket vurdu.
Buradaki dalgalanmalar ekonomik krizden,halkın arz-talebinden,devletin ekonomi politikasından kaynaklanmaktadır.Özellikle dikkat edilmelidir ki 1929'da dünya ekonomik buhrandayken bizim şeker üretimimiz -%100 hiçbir zaman olmamaktadır- ayaktadır ve işler haldedir.?Bu dönemde ayrıca Osmanlı borçlarının ödenme devri de gelmiştir.
ŞEKERE TÜKETİM VERGİSİ
2.Dünya Savaşı yıllarında şekere savaş harcamalarını karşılamak için vergiler getirildi.Öncelikle kilosuna 1o kuruş ile başlanıldı ve hazineye o yıl 10 milyon lira geldi.?Bunun üzerine şekerin kilosu 100 kuruştan 500 kuruşa çıkarıldı.Bu yıl da 64 milyon lira kazanıldı.(1943)Ancak ertesi yıl 1944 yılında hazine 79 milyon lira gördü ancak tüketim azaldı.Sonradan devlet vergiyi indirdi lakin fiyatlar düşmedi o yüzden şekerin Türk sanayi içerisindeki yeri gerilemiş oldu.
Nihayeten şeker Türk sanayisinin başlangıç odağıdır ve hikayesi budur.
KAYNAKLAR
CAHİT KAYRA,1923-1950 DEVLETÇİLİK:ALTIN YILLAR,2013
FRANÇOİS GEORGEON,OSMANLI-TÜRK MODERNLEŞMESİ,2016(tablo da buradan alınmıştır)
ŞEKERİN KULLANIM VE ÜRETİM ORANI
Okunma Sayısı: 8651
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.