BİR PORTRE SÜLEYMAN BADAL (Balıkçı Süleyman)
13 Temmuz 2023, Perşembe 17:11
Datça'mızda yaşayıpda göçüp giden, bizden önceki kuşakların zamanımıza kadar uzanan bazı meslek dallarının temsilcileri ,bıraktıkları izler/anılarla ,ilçemizin mitolojik kahramanlarıdır.
İşte bugün bu meslek gruplarından biri olan, BALIKÇILIĞI kendisine geçim yolu olarak seçmiş birini (kendisi ile ortak bir anımın da olması nedeniyle) sizlere tanıtmak istiyorum.
Evet Balıkçılığı bir meslek olarak seçmiş, iş ortağı ekmeğini /kazancını Kara Mehmet ile bölüşmüş , Hüseyin Oğlu Süleyman BADAL 'ı anlatmaya çalışacağım. O nüfus kayıtlarına göre 01,04,1927 tarihinde Hızırşah (Batır) köyünde doğmuş. Hemen hemen on yıl öncede 21.10.2014 tarihinde 87 yaşında aramızdan göçüp gitti. Biraz akrabalık ilintim olmasına rağmen, ben kendisinin başkaca bir iş yaptığını duymadım. Arkadaşları ve dostları arasında çağrılan lakabı bende kalsın.
Piyade balıkçı teknesi, onun sanki birinci evi idi. Balığa çıkmadan önce veya dönüşünde teknesi üzerinde, ya ağ tamir eder, olta bağlar, ağlarını ertesi güne hazırlar, sonra tutabildiği balığı Lokantacısı Şevket BORA ya teslim eder, karşılıklı güvene dayalı alışverişin hesaplaşması, hep aralarında kalırdı. Arada bir ılıcada IRIP çektikleri olurdu elbette.
Benim kendisi ile ilk anım,1950 yıllarının sonlarına rastlar. ?Karşı SÖMBEKİ (SYMİ) adasından bir balıkçı küçük oğlu ile balık avlarken bizim kara sularımıza girer. Bizim sahil güvenlik de bunları tutuklar ve limana getirir. Kayık şimdiki tur teknelerinin bulunduğu yerden karaya çekilir. Balıkçı aynı yerdeki (Şimdi cafe) tutukevi (hapishane) ye çocuk ortada kalır. İsminin VASİL olduğunu öğrendiğimiz bu çocuğu, bizim balıkçı Süleyman Koru mevkiindeki evine götürür. Onu sanki oğlu gibi bir ay evinde konuk eder. Bir ay kadar süren işlemlerden sonra, tutukluluk sona erer ve baba oğul Sömbekiye dönerler. Yıllar geçer ama o konuk çocuk Vasil, baba gibi kendisine bakan Süleyman'ı unutmaz. 1970'li yıllarından sonra gelip gidenlerle aralarında diyalog başlar. Dilleri farklı olsa da o artık BABA SÜLEYMAN ,diğeri ise Kaptan VASİL dir. Karşılıklı küçük hediyeleşmeler dostluklarının gelişmesine katkı olur. Kaptan Vasil çocuklarının düğününe varıncaya kadar Süleyman'ı Sömbeki'ye davet edebilme samimiyeti oluşmuştur. Vefatından bir kaç yıl önce İngiliz'in kahvesinde oturmuş, bildikleri bir kaç Yunanca kelime ile sohbetlerine ortak olduğumda, Kaptan Vasil 'in babası gibi Süleyman Ağabeye olan saygı ve sevgisine şahit oldum.
Yıllar yılları kovaladı. 2014 yılına gelindiğinde Süleyman Badal, rahatsızlığı nedeni ile kayığından uzak ,yatağa bağımlı hale gelmişti. Rahatsızlığı ilerlemiş evinden çıkamaz haldeyken' onu son defa evinde ziyaret ettim. Ben hissettirmeden Kaptan Vasil' i sorduğumda, "Uzunca bir süredir görmediğini ,ziyaret etmesinden memnun olacağını" ifade etti.?Bende kendisine en kısa zamanda VASİL ile temas kurabileceğimizi ve bu ziyareti mümkün kılabileceğimi
söyleyerek ayrıldım. Soyadını bile bilmediğim Vasil 'in özelliği burnunun yamukluğu idi. İsim nedeniyle Datçadan ayrılmama rağmen, birkaç gün içinde bir dostum vasıtası ile kendisine ulaştığımda, Vasil'in Süleyman Babasını !!! haberini ağlayarak dinlediğini ve en kısa zamanda kendisini ziyaret edeceğini öğrendim. Vefatından önce bu ziyaretin gerçekleştiğini ,ağlayarak birbirlerinden ayrıldıklarını ,oğlu Hüseyin'den öğreniyorum. Daha sonrada vefat haberini aynı şekilde ilettiğimde, Vasilin üzüntüsünü ağlamaya varıncaya kadar gösterdiğini duyuyorum. İki ailenin diyaloglarının aynı samimiyet çerçevesinde
devam ettiğini duyuyorum.
Evet bu dünyadan, Datça'da yaşayarak bir Süleyman Badal geçti gitti. Dilleri -Dinleri ve milliyetleri farklı olsa da bir dostluğu - insanlığa örnek bir davranışı bizlere gösterdiler.
RUHUN ŞAD OLSUN SÜLEYMAN ABİ ,RAHMETLER...
Okunma Sayısı: 886
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.