BAŞKAN ORADAYDI, AMA SELAMSIZ BANDOSU YOKTU! (Datça'da Garip Olay)
10 Eylül 2021, Cuma 14:20Bu salgın döneminde, zaman bulursanız, bir yerlerden indirin izleyin…SELAMSIZ BANDOSU…
Nesli Çölgeçen filmi. Ama oyuncularından, senayosuna değin, müthiş bir baş yapıt.
Olay, Selamsız kasabasında geçer. Bu kasaba çok ücra bir yerdedir. Günlük gazeteler bile iki gün sonra gelir.
Kim, nereden, nasıl duymuşsa, ülkenin C.Başkanı(Zamanın dergilerine göre bu Atatürk'tür) Selamsız Kasabasına gelecektir.
Belediye başkanı,(Şener Şen) bir c,başkanı bandosuz karşılanır mı hiç? (Şimdi olsa kolay, iki imam buldular mı tamam!) diyerek kolları sıvar. Ancak önce bir çalıştırıcı bulunmalıdır. Yarışma açılır. Bir kişi başvuru yapar. O da kasabanın sarhoşu Murat(Ali Uyandıran) Neyse Murat kolları sıvar, esnaftan bir ekip kurar…
Bando hazırdır. Artık tren beklenir. Tren gelir ve geçer gider. Sadece trenin içinden bir el dışarıya el sallar…Bu kadar değil tabii ki…İzleyin görün…
Datça ile ne ilgisi var? diyenleriniz olabilir.
Çoğunuz sosyal medya, ya da TV lerden, gazetelerden okumuşsunuzdur. Datça'da yapılmış olan(eksikleri bulunsa da) Sanayi sitesi için bir heykel yarışması düzenlenir. Yarışmayı Datça'nın yakından tanıdığı heykeltıraş Elbruz Denge kazanır ve maliyetine bir heykel yapar.
Heykel sosyal medyada çok tartışılır. Heykeli savunan da vardır, karşı çıkan da…
Sanayi esnafı temsilcisi dahil, oradaki esnaflar heykelin ve tabelanın bulunduğu yere itiraz eder. Belediye buna aldırmaz.. Da ne olur?
Açılış günü gelir çatar. Belediye Başkanı Gürsel Uçar ve yanında bir iki kişi ile açılışa gider. O da ne?
Kimse yok…Şok!
O da açılışı yapmadan döner…Haklıdır…
Şimdi burada durup bir iki söz edelim. En sondan başlayalım;
-Başkanın suçu yoktur. Bu etkinliklere bakan, bir ekip, bir başkan yardımcısı, ne bileyim teknik elemanlar yok mudur? Kültür işlerinden sorumlu kimse yok mu? Hepsi masa başı amiri midir? İnsan oraya birkaç saat önce bir ekip göndermez mi? Örneğin, bu işlere bakan Belediye başkan yardımcısı. Bu işlere bakanları çağırıp;
-Arkadaşlar ….saatte açılış var. Her şey tamam mı? Demez mi? Hatta gidip yerinde görmez mi?
Bu olayda başkanın tek suçu ekip oluşturamaması…Ya da çevresine fazla güvenmesi. Ben yerinde olsam, hiç beklemeden, hemen çevreme bir daha bakarım. Gerekirse sıfırdan başlarım. Bu bir sabotajdır! Değil mi başkanım?
Gelelim heykel tartışmasına;
-Oradaki esnafın kimisi, bize danışılmadı diyor. Kimisi de, hepimizin alın teri var diyor.
-Heykeltraş Elbruz ise, anlamını, yapılanları, birlikte alın teri döktüklerini anlatıyor. Benim tanıdığım Elbruz, kılı kırk yaran bir sanatçıdır. Düşünmeden, ölçmeden, biçmeden öyle gayduru gupbak heykel yapacak biri değildir. Yeri gelmişken anlatayım. Reşadiye ilkokulu yanındaki Kazım Yılmaz heykelinin bir öyküsü var. Ben içinde olduğum için biliyorum. Kazım Bey, oraya bir heykel istedi. Beni de Elbruz'la görüşmeye ikna etti. Ben de kendisine anlattım. Para pul işine karışmam dedim. Konuşmuşlar, Kazım Bey'e pahalı gelmiş. Sanki parayı öteki dünyaya götürdü…Elbruz zamanın parasıyla 70 bin lira istemiş. Duyduğuma göre Kazım bey, o heykeli 20 mi, 25 mi bin liraya yaptırmış. Hatta bir söyleşi de, bana:
-Yahu benden 70 bin lira istedi. Neredeyse ev parası gibi…demişti. Ben de ona:
-Elbruz, seni ölümsüzleştirecek eser yapar Kazım Bey, ama 20 bin liralık heykel onu yapamaz, demiştim.
Hatta Elbruz ile karşılaştığımda:
-Hocam, her şey para değil ki, O paranın yarısı kaideye gider , aynı zamanda üç kuruşa adına heykel denen bir ucube yapıp kendime küfrettiremem demişti…
Şimdi gidip bakın o heykele, Elbruz haksız mı?
Yeri gelmişken bunu da bahane ile anlatmış oldum.
Demem şu ki, Elbruz oraya bir heykel yapmışsa, oradakilerin fikrini almadan, alın terini gözetmeden onu yapmaz…
Çok tartışılan ise, Yeri…Onu bilemem. Esnafın bileceği iş…belediye başkanı düzeltebilir.
Sonuç olarak: Datça için iyi olmamıştır. Bu kez kasabaya başkan gelmiş, ama bando yoktur. Hatta bandoyu dinleyecek halk bile yoktur…
Okunma Sayısı: 7291
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.