BANDIRMA VAPURU Ya Da Yeni Argonatların(*) Seferi
18 Mayıs 2020, Pazartesi 12:22Mustafa Kemal. Galata rıhtımında Rauf Bey ve bir iki arkadaşıyla otomobilden indiğinde öbür arkadaşlarının tam kadro orada beklediklerini gördü.
-Vapura niye binmediniz, ne bekliyorsunuz burada? Diye sordu.
-Vapur uzakta paşam, motorla gideceğiz! diye karşılık verdiler.
Oysa Mustafa Kemal'e vapurun rıhtıma yanaşmış olduğunu söylemişlerdi.
Rauf Bey(Orbay) sabah erken Mustafa Kemal'e uğramış. Şöyle demişti:
-Paşam, çok güvenilir bir yerden mevsuk(sağlam) bir haber aldım. İngilizler sizin Anadolu'ya geçeceğinizi haber almışlar. Fakat,şimdilik ses çıkarmayarak yola çıkmanızı bekliyorlarmış,yolda bindiğiniz Bandırma Vapurunu batıracaklarmış. Yalan, doğru bilmem. Ben de başkasının yalancısıyım. Fakat çok dikkatli olmalısınız paşam.
Mustafa Kemal, epey öfkelendi, şöyle dedi:
-Dün akşam da ismini bildirmeyen ve bir dost olduğunu bildiren birise bana telefon ederek, aynı şeyleri söylemişti. BURADA ESİR GİBİ YAŞAMAKTANSA, KARADENİZ'DE BATMAYI TERCİH EDERİM…
-Yalnız kaptana söyleyiniz, bir rota üzerinde, ya da alışılmış bir rota üzerinde gitmesin..
Vapur tam hareket etmek üzereyken, itilaf Devletleri subaylarını taşıyan bir motor,vapura yanaştı..”M.?Kemal:”İşte Rauf Bey'in dediği oldu. Karadeniz'e kadar sabredemediler…” Heyetin vapurda silah aramaya geldiklerini öğrenince rahatladı. Ve onlara:
-Vazifenizi yapın, neticesinden beni haberdar edin! Dedi ve arkadaşlarına dönerek:
-Bunlar, işte, böyle. Yalnız demire,çeliğe ve silah kuvvetine dayanırlar. Maddeden başka bir şey bilmezler. İstiklal Ve Hürriyet uğruna mücadeleye azmetmiş bir milletin kudret ve kuvvetini idrakten acizdirler. Biz,silah ve cephane değil, ideal ve iman götürüyoruz.
Kontrol heyeti bütün vapuru aradı ve Mustafa Kemal'i selamlayarak gittiler.
Kazım(Dirik), Arif(Ayıcı), Hüsrev(Gerede), Binbaşı Kemal(Doğan), Dr. Refik(Saydam), Yüzbaşı Mümtaz, İsmail Hakkı, Üsteğmen Arif Hikmet, Üstğm. Hayati, Yüzbş. Ali Şevket, Cevat aBbasMuzaffer (Kılıç), Yüzbş. Mustafa İaşe subayı Abdullah, şifre katipleri Faik ve Memduh Bey'lerBir de karargah doktoru.
Bu güzel ve vatansever insanlardan başka vapurda iki kişi daha vardı. Birisi Sinop'a yeni atanmış mutasarrıf Mazhar Tevfik, öteki de vapur kalktıktan sonra ambara inerek, Yaver Mazhar'ın keşfettiği Albay Refet Bele idi.
Vapura alışık olmayanların çoğunun içi dışına çıkmıştı. Ayakta kalanların başında Mustafa Kemal kalmıştı. Tenhalaşan vapurda, babacan bir görünüm çiiizen kaptan İsmail Hakkı(Dursun') yanaştı:
-Karadeniz'de bu kaçıncı seferinizdir,kaptan? Diye sordu.
-Marmara'dan dışarı ilk çıkışımdır, paşam!
-O halde,bu denizin tehlikeli noktalarını bilir misiniz? İcabında nerelere yanaşabiliriz?
Kaptan harita üzerinde göstererek:
-Paşam, şu Kerempe Burnu'nu geçersek tehlikeyi kısmen atlatmış oluruz.?dedi.
-Fırtına pek şiddetli değil mi?
-Evet,Paşam.
-Peki hangi rotayı takip ediyorsunuz?
Kaptan, birden somurtkan bir duruma geldi, biraz da öfkeli..
-Ne rotası Paşam? Allah'a sığındık gidiyoruz…
-Peki ama niçin böyle gidiyoruz?
-Hareket için iki gün evvel emir verdiler. Gemiyi gözden geçirdim. Birçok noksanları var”Ben bu gemi ile yola çıkmam “dedimse de, kimseye söz dinletmek mümkün olmadı. Elde pusula yok, parakete bozuk, böyle bir geminin rotası olur mu?
Mustafa Kemal:
-Demek devamlı tehlike içindeyiz? Diyerek kaptana şöyle dedi:
-Bu normal rotayı takip etmeyeceksiniz. Kayalara çarpmamak şartıyla,mümkün olduğu kadar sahili takip eden bir rota ile gideceksiniz ve gereğinde, gemiyi hiç düşünmeden sahile vuracaksınız…
-Gemiyi feda ettikten sonra istediğiniz noktaya çıkarız, paşam.
-Evet, gerekirse istediğimiz yere gideceğiz.
17 mayıs'ta İnebolu'ya vardılar. Ancak çok fırtına olduğundan yanaşamadılar.
18 Mayıs 1919 sabahı küçük Bandırma vapuru Sinop limanına girdi. Orada mutasarrıf Mazhar Tevfik'i bıraktılar…
19 Mayıs 1919 sabahı saat altıda Samsun Limanına girdiler.
Ama hala Fenerburnu'ndan çıkacak bir İngiliz toppidosu ile yerle bir edilebilirlerdi.
“Onlar, mitolojinin Argonatları gibi ülkelerine hürriyet getirecek tılsımı bulmak üzere kalkıp bu şehre gelmişlerdi Yason(**)ve arkadaşları da memleketlerinin kurtuluşu için aynı deniz yolunu geçerek,kurtuluşun tılsımı olan altın yapağıyı arayıp bulmaya gelmişlerdi….”
Birkaç devlet memurundan başka onları karşılayan kimse yoktu. Olsundu, hiç değilse onları taşlayan bir halk yoktu! İlk Karaya ayak basan Mustafa Kemal oldu. Herkes teker teker indikten sonra Mustafa Kemal şöyle dedi:
HAYDİN ARKADAŞLAR,DEDİ. ARTIK KARADA BİZE ÖLÜM YOK…
Mustafa Kemal'in hürriyet düşü,artık gerçeğin kırmızı granit kayalıklarına ilk adımını atmıştı. Burada kazanacağı zaferlerle onun hürriyet düşleri, etten,kemikten,kandan ve candan yeni bir millet gerçeğine ulaşacaktı…
Okunma Sayısı: 3576
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.