ADIM.. ADIM.. D A T Ç A ..
08 Ağustos 2024, Perşembe 16:21Foto: Bu gün unutulup gitmiş, Cumhuriyet dönemine kadar işlevini sürdürmüş Datça'nın kuzey sahillerindeki önemli ticaret ve ihracat limanlarından biri. Böyle bir limanın varlığını eskilerden duyardık. Hatta dedelerimiz, Karaköy-Körmen limanı ile İstanköy (Kos) adası arasında denizin altından, biraz da ticari amaçlarla yapılmış bir telgraf bağlantısı olduğunu söylerdi. Balıkçılar ve dalgıçlar, bu bağlantı kalıntılarının halen kısmen deniz altında varlığını doğruluyorlar.
Liman dediysek, şimdiki gibi ticari çapta büyük bir limandan bahsetmiyoruz. Kıyıya açık bir yerde demirleyen büyük teknelere, buralardan küçük kayıklarla, Datça’mızın geçmişte önemli geçim ve ihraç maddesi olan palamut, harnup, incir gibi tarımsal ürünler taşınırmış. Bu tür iskeleler, Datça’mızın çoğu yerinde vardır. Mesela, bu günkü Datça limanının adı geçmişte "Palamut-harup iskelesi"dir. "Datça merkezin 'İSKELE'" adı da oradan gelmedir.
Doğal olarak bu tür ticaret ve ihracat, geçmişte Yahudi tüccarların elindedir. Datça taraflarında yoğun ticaret ve ihracat ana merkezleri Rodos ve Kos'tur. Osmanlı yükselme döneminde, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde, İspanya-Endülüs'ten kovulan Yahudilerin, dünyanın bu taraflarındaki ticareti yaşatıp yüceltmeleri için Ege kıyılarına serpiştirilerek iskan edildikleri hepimizin malumudur. Datça’mızı terk eden son Yahudi ailesi, Eski Datça mahallesindeki "Bahor" ailesidir. Bu aile, Eski Datça'nın sosyal ve ekonomik yapısını renklendirmiş, evlerinin altı küçük çapta bir meyhane olarak işletilmiş.
Ailenin meyhaneyi işleten ceberrut anası Marya, öldürseler bile müşterilere iki kadehten fazla içki vermemekle ünlenmiş ve analarımıza bacılarımıza "Marya başı" diye bir eşarp bağlama yöntemi hatıra bırakmıştır. Çocukları da okullarda kalem-defter, silgi vs. satarlarmış. Aile, Yahudiler mübadeleye tabi olmadıkları için 1934 yılına kadar Datça'da varlığını sürdürmüş. O yıl Rodos'a göç etmiştir. Eski Datça'daki evleri yerli yerinde durmakta, "Bahor-evi" olarak bilinmektedir.
1912 Ushi (Uşi) anlaşmasıyla civarımızdaki 12 adanın İtalyanlara terk edilmesi ile Datça ekonomisi ağır bir darbe yemiş, dışarı ile denizden irtibatımız zayıflamış, ekonomimizin şah damarı kesilmiş, Datça kendi kabuğuna çekilmiştir. Zaten az olan nüfusumuz, Cumhuriyet döneminde gittikçe azalmış, İzmir, Milas, Muğla gibi civar yerleşim merkezlerine önemli bir göç hareketi başlamıştır. 1970'li yılların sonlarında İzmir'de avukatlık stajı yaparken bir Datçalı arkadaşla şahsi merak ve gayretlerimizle İzmir'de yaşayan 60 küsur hane Datçalı tespit edebilmiştik. Hane başı 5-6 kişi kabul edilirse, bu azımsanacak bir rakam değildir. Ancak bu tespitler sağlıklı değildir. Lütfen belgesel, bilimsel çalışmalarınızda dikkate almayınız. Olsa olsa kabaca bir fikir verebilir.
Ömrüm vefa ettiği sürece Datça ile ilgili yazılacak daha çok şeyim, söylenecek daha çok sözüm, paylaşacak pek çok birikimim var.
Salıcanan... Sal ı canan: Datçalıca: Sağlıklı olun.. Hoşça kalın..
Okunma Sayısı: 181
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.