SİVAS VE ÇORUMDA KATLEDİLEN CANLAR DATÇA' DA ANILDI

Sebiha ARSLAN :Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi ,3 Temmuz 1980 Çorum Katliamı ve 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamlarında Yitirilen Canları İskele Mahallesi Fehmi Yavuz caddesinde bulunan Cemevin'de anarak, basın açıklamasında bulunuldu.
Pazartesi günü 11:30 da başlayan anma programına , saygı duruşuyla başlandı.
Vakıf Başkanı Murat Yıldırım özetle şu cümleleri söyledi ''Başta Sivas katliamı ve Çorum katliamlarını unutmayacağız ve unutturmayacağız Madımak'ın bir an önce utanç müzesi olmalıdır'' dedi.
Vakıf sekreteri Servet Taşbaş tarafından okunan ve Datça Demokrasi Platformun, desteğiyle basın açıklaması gerçekleşti.
Sonrasında Yerel Sanatçı Yusuf Taşdelen, Sivas ve Çorum katliamları ile ilgili türkü dinletisi sundu.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi Çorum ve Sivas Katliamı Basın Açıklaması şu şekilde ''Basınımızın saygı değer emekçileri ve değerli Canlar.
Bugün burada toplanmamızın nedeni 28 Mayıs 1980 tarihinden Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eden üzerinden 38 yıl geçmiş Çorum katliamı ve 2 Temmuz 1993 tarihindeki üzerinden 25 yıl geçen Sivas katliamını unutmadığımızı bu katliamların içimizde kanayan bir yara olduğunu içimizin hala acıdığını size ve kamuoyuna hatırlatma ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Size Çorum katliamının nasıl başladığını sonrasında neler olduğunu özetlenmiş haliyle anımsatmak istiyoruz. 1980 Bahar aylarında Amerikan büyük Elçiliğinde görevli CİA ajanı Robert Alexsander Pac; gerekçesi kamu oyu ile paylaşılmadan Çoruma'a giderek yerel ve kamu görevlileri ile MHP yöneticileriyle görüşür. Daha sonra Tokat ve Amasya da görüşmeler yapar. Bu; Çorum ile ilgili hazırlığı önceden yapılan katliam senaryosunda Amerikan parmağının olduğunun açık kanıtıdır.
Ardından gündeme konacak senaryo ya karşı çıkması ihtimali olan Vali, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü ve onlarca Polis bölgeden uzaklaştırılır. Bu ve buna benzer hazırlıklar tamamlandıktan sonra 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında kız öğrencilerinin kıyafetleri bahane edilerek, ''İslamcı Gençlik'' imzalı bildiri dağıtılır. 27 Mayıs 1980 tarihinde Gün Sazak'ın öldürülmesi bahane edilerek bir gün sonra olayların başlangıç fitili ateşlenir.''Kana Kan, intikam'' Sloganıyla başlatılıp Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eden olaylarda Kent Merkezinde Alevi ve Solculara ait Ev ve İş yerleri tahrip edilmiş, kırsalda yollara barikatlar kurularak, ele geçirdikleri Alevileri insan vicdanının kaldıramayacığı işkencelerden geçirerek katletmişlerdir.
Bütün bunları yaparken Sünni inanışa mensup vatandaşları yanlarına çekebilmek ve yapılanları meşru göstermek için kamu araçlarından ve Camiler'den yapılan anonslarla ve bildirilerle, TRT'de ''Aladdin Camisine patlayıcı madde atıldığını ve camiye ateş edilmesi sonucu olayların başladığı'' yalanını yayarak algı oluşturmasıyla çalışılmış ve Cihat çağrıları yapılmıştır. 1980 Temmuz ayının ilk haftasında olaylar bittiğinde ortaya çıkan bilanço 57 ölü , 200 yaralı, tahrip edilerek yakılan 300 ev ve işyeridir.
Çorum katliamı kamu oyundan gizlenmiş ve gereken tepki gösterilmemiştir. Adalet yerini bulmamış açılan hukuki davalar fiyasko ile sonuçlanmıştır.
Sivas'ta yapılacak 4.?Pir Sultan Abdal şenlikleri için Vali tarafından davet edilen konuklar ve diğer katılımcılar Madımak Otelindedir. Bir gün öncesinden saldırı hazırlıklarını planlayan saldırganlar Cuma Namazından sonra, önce Hükümet Konağına saldırıyor, Ardından; ''Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu Sivas'ta yıkılacak'', ''Yaşasın Şeriat'', ''Laiklere ölüm'' Sivas Azize Mezar olacak'' şeklinde sloganlar atarak Madımak Oteline yöneliyorlar. Önce Otelin önündeki araçlar yakılıyor, ardından yanlarında getirdikleri bidonlarda ki benzini Otelin içerisine atarak Otelde yangın çıkartıyorlar.
Kendilerine insan dahi diyemeyeceğimiz yobazlar bu olayda 33 canımızı ve iki otel çalışanı olarak 35 kişiyi diri diri yakarak katlettiler.
Sivas katliamı davasında;
Sanık avukatlarının birisi Refahyol döneminde Adalet Bakanlığı yapan Şevket Kazan ve diğer avukatların tamamı AKP'de millet vekilliği ve çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Üzerinden yıllar geçmesine karşın, diğer politik katliamlarda olduğu gibi Sivas'ta da deliller yok edilmiş, olayın gerçek yönlendiricileri yargı karşısına çıkarılamamış, bir şekilde tutulup yargılananlar kollanmış ve en önemlisi de sanıklar Adalet Bakanlığı yapan bir şahıs tarafından savunulmuşlardır. Bu ¨İnsanlığa karşı işlenen suç¨un faillerinin bir bölümü zaman aşımı ile kurtarılmış, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan katliam davasının zaman aşımına uğratılmasına ¨karar hayırlı olsun¨ ifadeleriyle değerlendirmiştir.
Bir katliamın faillerinin aklanmasının toplum için¨hayırlı¨olacak hiç bir yanı yoktur, olamaz. Toplumumuzun ve insanlığın ihtiyaç duyduğu şey, Sivas Katliamı'nın açığa çıkartılarak gerçek suçluların yargılanmaları ve gerici ırkçılığın, insanlık düşmanı anlayışların tarih karşısında mahkum edilmesidir. Sivas Katliamı bugün hâlâ toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak duruyor! Geçmişi kapatmaya ve unutturmaya çalışmakla değil, onunla yüzleşerek toplumsal barışı sağlayabileceğimiz unutulmamalıdır.
Bölgemizde ırkçı/mezhepçi çatışmalar alevlenirken yangına körükle giden, ülkemizde de ayrımcı politikalarla iç siyasette güç kazanmayı hedefleyen bir yönetim anlayışının Sivas'tan ve benzeri katliamlardan utanmaya gerek duymadığı görülmektedir. Türkiye'yi yönetenler bir an önce hatalarından dönmeli, içeride ve dışarıda çatışmaları derinleştiren, savaşları körükleyen politikalardan vazgeçmelidir.
İnsanlık düşmanı gericiliği ve ırkçılığı bir kez daha lanetliyor, yitirdiğimiz canları 25 yıl sonra aynı duygularla anıyoruz. Onları ağıtlarla değil, uğrunda yaşamlarını verdikleri insanlığı, demokrasiyi ve özgürlükleri toplumda egemen kılarak yaşatacağız''
Yanımızda olan tüm Can'larımıza teşekkür ederiz,denildi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.