KADIN YARATANDIR, YAŞATANDIR, SÜRDÜRENDİR

Konuşmasına kadında güç ile başlayan Semra Karaağaç “Güçlü olmasanız bu kadar haksızlık karşısında bu kadar duygusal olarak yaşarken böyle ayakta kalmamız çok güç bir durum. Önemli olan bunun farkına varmak. 20 yıldır yastığının altında bıçakla yatan bir danışanım vardı bunu yaşamak bir güçtür. Ama bu durumu fark etmesi gerekiyordu kendisinin olaylara nerden ve nasıl baktığımız gerçekten çok önemli. Bir başkası bizim değerimizi biçemez. Kadına uygulanan psikolojik şiddette erkek ne der? “Sen yapamazsın, aptalsın, beceriksizsin kadının söz sahibi olmasını istemez. Kadın bilince sen nerden duyuyorsun bunları olur. Sürekli kadını yok saymaya bir aşağılamaya çalışma var. Erkekler kadınların bu farkındalığı kazanmasını istemiyorlar çünkü kadınların daha fazla güçlü olmasını istemiyorlar. Ekonomik açıdan kadının çalışmasına engel oluyor. Bunun altında yatan sebep kadının güçlenmesine engeldir. Kadın çalışırsa sosyal hayata katılacaktır, para kazanacaktır bunun karşılığında da söz sahibi olmak isteyecektir.
Bireylerin üzerinde toplum vardır. Toplum size sen kadın olarak naif olmalısın, çok gülmemelisin, her şeye itiraz etmemelisin, yardımcı eleman gibi arkada dolaşacaksın diyor. Bu yargıları oluşturan nedir? O toplumun siyasi yapısıdır. Erkekler ne yapıyorsun bir yemek yaptın, evi temizledin bütün gün yatıyorsun deniyor ev kadınına. Kadının sosyal çevreyi düzenleme durumu da vardır. Kadınlar en iyi düzenleyicidir kafalarında, her şeyi sıraya koyarlar. Kadın şoför alındı haberlerine şaşırıyoruz bu utanç aslında kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, hala kadınların emeğinin görünür kılınması için mücadele veriyoruz. Çok geç kalınmış şeyler bunlar.” Diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Sözlerine kız ve erkek çocuklarına yüklediğimiz anlamlarla devam eden Karaağaç “Çocuk doğuyor fotoğraf çekimine kadar, hiç kız çocuğunun çıplak fotoğrafını çeken var mı yok. Kışkırtılmış bir erkeklik var. Bunu bize de kanıksatıyorlar. Kadın erkek çocuk doğurduğunda değeri artıyor, kız çocuk doğduğunda ilerde yaşlanınca bana bakar ya da evlenip gidecek diyorsun mirasından çok fazla pay vermiyorsun. Tepeden bize bir şey gelsin biz onu uygulayalım bize o öğretildi. Toplumlar insanları kendi zihniyeti doğrultusunda yönlendirir insanları. Kadınların farkına varmaları gerekiyor. KADIN “YARATANDIR, YAŞATANDIR, SÜRDÜRENDİR”. Birçok kadın boşanmak istediği erkeğin kendinden sonra hayatı devam ettiremeyeceğini düşünüyor. Çok haklısınız. Kadınlar daha fazla yalan söylüyor neden git oğlum, gez oğlum, hesap verme ama kadınlar tırmana tırmana yeri geldiğinde yalan söyleyerek elde etmek zorunda oldukları için. Zorlukla mücadele ettikçe güçleniyoruz. Duygusallığı ikinci sıraya atarak ne yapabiliriz? Nerelere başvurabiliriz? İnsanın acısını insan alır, insanlar bir araya gelince daha güçlü oluyor. Onun için STK'lar, Sivil Kuruluşlar, Kadın Hareketleri çok önemli diyoruz. Hepimiz farklı olsak da yaşanan olayların bizdeki etkisi aynıdır. Bizi yok sayamazlar benim taleplerimi onlar belirleyemez. Bende muslukçu olmak, otomobil tamircisinde çalışmak isteyebilirdim. Bana genelde Semra Hanım siz bu çalışmaları kocalarımızla yapsanıza onlarda gelsin diyorlar. Ben eşime söylüyorum bir kapı var içeri giriyorsun yemek hazır, çocuk orda, o attığın kıyafetler yıkanmış ütülenmiş, çalışıp geliyorsun mesain bitiyor. Bu keyfin farkında mısın diye soruyorum?  Bir erkek bu ortamdan vazgeçmez. Erkek anne kucağından eşinin kucağına giden bir varlıktır. Birçok evde erkek egemen gibi görünse de o evliliği sürdüren kadının yapısıdır. Hep sorgulamak gerekiyor, bende egemen bir düşünceye teslim olmamak için dikkat ediyorum hep. Ben bazen sevdiğim çocukları cesur kızım diye seviyorum, cici kızımlar dilimize yansımış. İyi bir kadından bahsederken hanım hanımcık diyoruz dilimize dikkat etmemiz lazım.” dedi.
Kadının güçlenmesi için kendi gücümüzün, neler yapabileceğimizin farkına varacağız diyen Karaağaç“İki şeye çok önem veriyorum. Birincisi eğitim hepimizin kabul ettiği, ikincisi de istihdam. Özellikle kadının çalışması, sosyalleşmesi kendine ait kararlar alması kadının farkındalığını çok arttırdığını kendi gözlerimle gördüm. Mümkün olduğunca kadını eve kapatıp sen burayla oyalan, buralardan çıkma derler. Kadınlar hayatın içinde oldukları için paylaşımları çok yoğun oluyor. Birbirimize dokunmamız gerekiyor. Birbirimizle deneyimlerimizi paylaşmamız gerekiyor. Tek tek olmaktansa birlikte olmak her zaman daha iyidir” sözleriyle kadında eğitim ve istihdama dikkat çekti.
Konuşmacı  Karaağaç ve toplantıya katılan misafirler soru cevap şeklinde toplantıyı sürdürmeye devam ettiler. Söz alan misafirlerden Feryal Azgara Soyuer “Kadınlar olarak üstümüzdeki toplumsal baskı, erkek egemen toplum çünkü hala feodal bir toplumuz feodalitenin etkilerinden çıkabilmiş değiliz. Biz burada toplanmış kadınların temsil ettiği kesim bence iyice arada kalmış bir kesimiz bir taraftan okuyoruz dünyayla bağlantı halindeyiz, farkındalıklarımız giderek yükseliyor. Bizim eriştiğimiz olanaklara sahip olmayan kadınlarda bile farkındalık seviyesi yükseliyor. Ama bir taraftan da bizden bir kuşak üstümüzdeki kadınlar tarafından sürekli aşağı doğru eteğimizden bir çekiş var. Ben burada etkinliklere katılıyorum, anneme anlatıyorum annem akşama yemeğin var mı diye soruyor” diyerek toplantıya katılan misafirleri kahkahaya boğdu.
Karaağaç'ın ardından Selçuk Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi olan Yağmur Kılıç Knidos ve Afrodite hakkında sunum yaptı. Knidos Kazı ve Araştırmalarında 5.yılı olan Kılıç arkeolog olarak görev yapıyor. Kılıç “Knidos ilçemize bağlı bir antik kent olup 35 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır diyerek sözlerine başladı. Knidos Datça'nın en uç noktasındadır. Ege ve Akdeniz'i birbirine bağladığı içinde eşsiz bir manzaraya sahiptir. Bir ana kaya ve bir yarım adadan oluşmaktadır. Yarım ada olan kısmına Kap Krio (Deve Boyunu) ismi verilmektedir. Knidos iki adet limana sahiptir. Biri askeri liman diğeri ticari liman olmak üzere. Knidos'ta Miken kültürü hakimdir. Knidos'un yapımının neredeyse tamamında mermer kullanılmıştır, bu da bize Knidos'un ne kadar geliştiğini göstermektedir. Askeri ve siyasi bir kültür olmadı hiçbir zaman Knidos. Kültür, sanat alanında kendini geliştirmiş bir şehirdir”. Sözlerinin ardından sunumunun ikinci bölümü olan Afrodite hakkında katılımcılara bilgilerini aktardı.
Afrodite ve din nasıl oldu? Sorusuyla başlayan Kılıç “Din insanları şekillendiren, koruyan güç veren ilahi güçler olduğuna inanıldı. İnsanların beklentilerin dinin oluşmasındaki en büyük etkenlerdendir. Afrodite'ye baktığımızda doğu kökenli olduğunu görüyoruz. Güzellik, cinsellik, aşk, sevgi ile anlatılan kadınlardır. Afrodite'nin birçok sembolü vardır. Bunlardan bazıları kuşlar, Eros'un küçük çocuğu ve kuğulardır. Birçok kentte sikkeler üzerine seramikler üzerine Afrodite'yi temsili olarak da işlendi. Giyimli ve çıplak Afrodite olmak üzere iki Afrodite var, Kos adasındakiler tutucu oldukları için giyimli olanı, Knidos'takilerde çıplak olanı alıyorlar.

Knidos'taki heykel çok seviliyor ve birçok yerde kopyası yapılmaya başlanıyor. Borç içindeki Knidos'a 2. Nikomedes heykel karşılığında bütün borçları üstlenme teklifinde bulunuyor ancak Knidos'lular heykeli o kadar çok seviyorlar ki bu teklifi kabul etmiyorlar”. Sözlerinin ardından Siz Afrodite kadar güzel olan bayanlar bugün beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim diyerek konuşmasını noktaladı.Mine Soral'dalogonun tanıtımını yaptıktan sonra Kadın Meclisi Çalışma Grupları toplantısını gerçekleştirdi ve katılımcıların bilgi birikimiyle ayrıldığı toplantı son buldu.

       (Sebiha ARSLAN))