“1. DATÇA TEMİZ DENİZ” PANELİ GERÇEKLEŞTİ

Muğla Sıktı Koçman Üniversitesi Datça Kazım Yılmaz Meslek Yüksekokulu tarafından düzenlenen “ 1.Datça Temiz Deniz” konulu panel Bülent Ecevit Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Sebiha ARSLAN
26 Nisan Perşembe günü 14.30'da başlayan panele Datça Kaymakamı Vehbi Bakır, Datça Kazım Yılmaz Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Levent Karadağ konuk olarak katılırken, moderatör olarak Datça Kazım Yılmaz Meslek Yüksekokulu Marina İşletme Koordinatörü Öğretim Görevlisi Onur Erdoğan katıldı. Konuşmacı olarak katılan isimler arasında Su Ürünleri Fakültesinde Görevli Doç Dr. Nedim Özdemir, Deniz Temiz Derneği Genel Müdürü Akşit Özkural, Datça Belediyesi'nde görevli Gıda Mühendisi İlke Curacı, Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığında görevli Çevre Mühendisi İbrahim Ünsal, Ekonomist, Yatçı, Gazeteci Meriç Köyatası yer aldı.
Panelde konuşan Kaymakam Bakır ”Bu panelin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Burada panelistlerimizin ifade edeceği fikirlerin yol haritalarının bizler ve sizler tarafından en kısa zamanda hayata geçirilmesini temenni ediyorum. Sözü bugünkü sahiplerine bırakmak üzere hepinizi saygıyla selamlıyorum sağ olun.” dedi.
Okul Müdürü Dr. Levent Karadağ “Datça havasıyla, deniziyle, suyuyla hepimiz için cennetten bir köşe. Datça belki coğrafik olarak bazı olumsuzlukları bünyesinde barındırıyor. Bu durum hepimiz için zor olabiliyor. Ancak belki de bu olumsuz özellikleriyle hala bu kadar güzel ve özel bizler için. Çok sevdiğimiz Datça'mıza Yüksekokul olarak bir sorun varsa sorunun kıyısından, köşesinden tutabilirsek bu bağlamda bu etkinliği yapmak istedik.” sözleriyle duygularını katılımcılara aktardı.
Moderatör olarak katıldığı panelde konuşan Öğr. Gör. Onur Erdoğan “Datça Yarımadası çevresel değerlerinin yüksekliğiyle insanların dikkatini çekiyor. Yarımadayı çevreleyen denizlerimizin temizliği ciddi anlamda ün salmış durumda. Bu nedenle panelimizin konusunu Datça'mızın kıymetlisi olan deniz çevresi olarak belirledik. Datça'da oluşabilecek deniz kirliliğinin önlenmesi ve denizin korunmasını farklı açılardan inceleyebilmesi için panelistlerden yardım istedik. Panelistlere teşekkür ediyorum” dedi.
Panele konuşmacı olarak katılan Akşit Özkural “Bazen turist olarak bazen inceleme amacıyla geldiğim Datça'ya bugün konuşmacı olarak geliyorum. 7 yıldır TURMEPA'da görev yapmaktayım. Aslen eski bir bankacıyım.” sözlerinin ardından TURMEPA nedir? İle ilgili slayt gösterisi izlendi. Slayt gösterisinin ardından Özkural “Bazı rakamlar konusunda bilgileri sizinle paylaşayım. 1 yılda 4.9 milyon litre sıvı atık topladık. Son 8 yılda 33 milyon litrelik sıvı atığın denize aktarılmasını önlemiş bir kurumuz. 2000 yılında Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle kamuya yararlı bir dernek statüsünü kazandık. Dolayısıyla bize yapılan bağışlar vergiden muaf bir durumda. Turmepa'nın amacı sadece denizler ve su kaynaklarının her türlü kirlilikten arınması.” sözleriyle yaptıkları faaliyet ile ilgili rakamsal bilgiler verdi. Sunum karışık gidecektir diyen “Özkural Deniz Patlıcanın denizdeki zararlı maddeleri temizlediğini, bir deniz patlıcanının 150 litrelik bir kiri, sıvı atığı yok ediyor. Bunun dışında çok az kimsenin sevdiğini tahmin ettiğim Deniz Kestaneleri de denizleri temizliyor. Midyeleri saymıyorum ama siz yine de midye yemeyin. Yeryüzünde yaklaşık 40 bin civarında canlı türü var. Bunların 3 bini sadece Türkiye'de yaşıyor. Bu canlıların korunması bizim ve bizden sonraki nesiller için çok önemli. Dünyada üretilen oksijenin yarısından fazlası denizlerden gelir. Denizin üstündeki yağ, petrol ve türevleri gibi şeyler denizin üstünü kapladığı zaman güneş ışınları yosunlarla buluşamıyor. Buluşamadığı içinde oksijen üretemiyorlar. Biz şuan bu sorunu yaşamıyoruz ama bizden sonraki nesiller bu sorunu yaşayacaklar. Deniz seviyesi yükselince toprağın nem oranı azalıyor. Tuzlanma artıyor ürün yetiştiremez hala geliyoruz. Bu da eşittir açlık.” dedi. Bir anısını katılımcılarla paylaşan Özkural “Birçok sanayi tesislerinde arıtma tesisleri vardır ancak acaba bunlar kullanılıyor mu? Bizi bir tesis çağırmıştı buyurun gelin görün arıtma tesisimizi dediler gittik. Ancak orada bir yazı gördüm “Arkadaşlar Turmepa'nın elemanları gittikten sonra arıtma tesisini kapatmayı unutmayın.” Bununla devlet, belediyeler nasıl mücadele etsin her şey bizde bitiyor. Çok kazanç ziyanı yok çevre kirlensin. Bu örneği bizzat ben yaşadım. 1396 belediyenin 883'ünde arıtma tesisi yok. 87 belediyenin kanalizasyon şebekesi yok kıyılarda. Yine kıyı belediyelerinin yüzde 28'nin arıtma hizmeti yok. Son olarak Turmepa'nın en iyi başarısı 8 milyon insanın eğitim görmesidir. Turmepa'da çalışarak aile geçindiremezsiniz.” dedi. Özkural “Biz bunları sevdiğimiz için yapıyoruz aramızdan kötü insan çıkmaz” diyerek bir slayt gösterimi daha izlettikten sonra konuşmasını sonlandırdı.
Özkural'ın ardından konuşan İbrahim Ünsal özetle “Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı olarak hedefimiz çevre dostu temiz Muğla. Göreve geldiğimiz günden bu yana çevrenin korunması adına azami gayret gösteriyoruz. Katı atık üzerine depolama tesislerinin, hafriyat depolama sahalarının tıbbi atık sterilizasyonu gibi asli görevlerimizin dışında iklim değişikliği ve sürdürülebilir enerji eylem planı su ayak izi ve Muğla'da iklim değişiminin azaltımı, mavi deniz, temiz kıyılar gibi projelerde yürütüyoruz. Bunlardan kısaca bahsedeyim. İklim değişikliği ve enerji eylem planını tamamladık. İlimizin iklim değişikliğindeki yeri. Enerjimiz ne durumda? Yenilenebilir enerji kaynaklarının durumu nedir? 2016 yılında su ayak izimizi çıkarttık. Gri, siyah su ayak izi, kentsel su ayak izi, bütçesini hesaplamaya çalıştık. Ne kadar atık su üretiyoruz? Bunların ne kadarını arıtıyoruz ve neler yapabiliriz noktasında çalışmalar yaptık. Denizlerimizin ve kıyılarımızın temizliği ile ilgili en son projemiz mavi deniz temiz kıyılar projesi. Büyükşehir kurulduğundan beri bu projeye azami gayret gösteriyoruz. Sağlıklı Kentler Birliğinden bu konuda sağlık ve çevre kategorisinde birincilik ödülümüz var daire başkanlığı olarak. Akyaka'da ve Göcek'te atık kabul tesisimiz var.” sözleriyle çalışmalarını katılımcılara aktardı.
Datça Belediyesi'ni temsilen konuşma yapan İlke Curacı“Sunumumda Datça'mızın özellikleri Belediyemizin yaptığı çalışmalar. Deniz kirliliği ile alakalı Datça'da var olan tehditler ile alakalı kısa kısa bilgilendirmeler yapacağım. 235 kilometre Datça'nın kıyı bandı var. Bu sahil bandında toplamda 52 tane koyumuz var. İlçemizde şuanda 9 tane mavi bayraklı plajımız var. Datça'nın kendine ait endemik bitki ve hayvan türleri var. Bu sebeple ilçemiz 1990 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla özel koruma çevresi olarak ilan edilmiş. Özel koruma çevresinde var olan canlı çeşitlerinde en çok dikkat çekenler caretta carettalar, deniz algleri, deniz çayırları, balıklar (184) tür, kuşlar, memeliler, Akdeniz foku, Datça Hurmasıdır. Bizim denizlerimizi ve kıyılarımızı tehdit eden unsurlar neler? Nüfusun artışı, turist sayısının artışı, kaçak yapılar, ruhsatı olmayan işletmeler, atık sular, tekne atıkları, tarımsal faaliyetlerdir. 2013 yılından 2017 yılına kadar ki nüfusun artışı yaklaşık 3 bin kişilik bir nüfus artışı söz konusu. Bu da insanların oluşturduğu çevresel kirliliğin artışı anlamına geliyor.” dedi. Turizm noktasındaki verilere de değinen Curacı “66 bin 700 yolcudan 84 bin 500 kişi taşınmış feribot ile. Nüfus artışıyla Datça artık kendine yetememeye başlıyor. İmarla ilgilide çeşitli sorunlar var. Kaçak yapılara da değinecek olursak Mesudiye'de son 5 yılda 53, Palamutbükü' nde 77 kaçak yapı yapılmıştır. Kaçak yapı demek altyapısı olmayan bir yerde atık suların, pis suların yer altı sularına, sahile yakın noktalarda direk denize karışması anlamına geliyor.2017 yılında faaliyete giren atık su arıtma tesisimiz var bu arıtma tesisimizin özellikleri klasik aktif çamur sistemiyle çalışan teknolojik bir arıtma sistemimiz var. 2 adet terfi istasyonumuz var. 80 bin kişiye hizmet verebilecek bir kapasitesi var. Bu yıl faaliyete girecek olan bir çalışmamız var. Datça'nın en meşhur yeri liman aslında bir balıkçı barınağıdır. Buraya lisanslı bir atık kabul tesisi yaptık. Bu sene itibariyle faaliyetine başlamış olacak. 35 yatlık kapasiteyle gelen yatları misafir etmek için kullanıyoruz.” dedi.Konuşmacılardan Nedim Özdemir özetle “Turizmin ana kaynağı sudur. Su olmadan turizm olmaz. Bodrum'da kışın bir kişiye 5 tane ev düşüyor yani müthiş bir betonlaşma var. Beton binalarında en çok ihtiyacı olan şey su. Doğal kaynaklarımız hızla yok oluyor. Suyun kalitesi bozuluyor. Gelecek yıllarda en önemli sorunlardan biri su olacak. Denize tatlı suyun karışmasıyla canlıların yaşam alanlarını kısıtladık. Kızıldeniz'e dalın ufak bir parça almanın bedeli 5 bin dolar ve 6 ay hapistir. Ama bizim ülkemizde durum böyle işlemiyor, sürekli dalış gerçekleştirdikleri için kalite düşüyor” dedi.30 yılı aşkın süredir, denizcilik ve gazetecilik üzerine çalışmalar yapan Meriç Köyatası panelde son olarak konuşma yapan isim oldu. Örnekleriyle katılımcıları şaşırtan Köyatası içtiği su şişesini eliyle buruşturduktan sonra “Görüyorsunuz içindeki su bitince bunun hacmi küçülüyor ama yatçılar bu şişenin içi doluyken bunları yatlarına alıyorlar, şişenin hacmi düşünce onlara bu çöp fazlalık geliyor” sözleriyle katılımcıların dikkatini çekti. Köyatası özetle “ Temiz deniz hepimizin aradığı bir şey. Bir taraftan temiz deniz için uğraşıyoruz. Bu paneli üniversitenin düzenliyor olması benim çok hoşuma gitti. Datça'nın bir yapısı var tarım ve turizm. Tarım alanı azalırken zirai ilaçlar arttı.” dedi. Köyatası burada anlatılan teorik noktalara değil daha çok faaliyetsel noktalara dikkat etmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Panelin sonlanmasının ardından katılımcı panelistlere teşekkür belgeleri verildi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.