HELAL OLSUN SANA DELİKANLI!
GÜNDEM
Orhan KESKİNSOY :
Bir telefon geldi. Ben de kaydı yok(yani ismi yok)
-Orhan Amca, ben Ahmet Ballıca..Beni hatırladın mı?
Ben de;-Yoo anımsamadım, dedim.
Yıllar öncesinin olayını anlattı. Uzun hikaye. Ama benim O'na dediğim şu sözü bana tekrar anımsattı.
-Bana demiştin ki, "Çok başarılı olmalısın ki, sana bunu yapanlar utansın!, Dahası, başarı tüm kötülükleri unutturur. Eğer başaramazsan, karşıdakiler , bak gördünüz mü derler…" ben de o sözlerini hiç unutmadım. Arkadaşlar TV izlerken, ben kütüphaneye gittim…Problem çözdüm…
Neyse, asıl konu başka.
Ahmet ÇİĞLİ FEN LİSESİNİ bitirmiş. Bu yılda, ANKARA GAZİ ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ bölümünü kazanmış.
Yıllar öncesinin tartışması aklıma geldi. Sizinle paylaşmak istedim.
Bu gencin bursu, Belediye tarafından kesilmiş.Zaten Belediye 'de bursu yardımseverlerden alıp, eşgüdümü sağlıyormuş.. Gazetede haber olarak çıktı. Ben de, yorum yazdım. Vay efendim sen misin yorum yapan, bu burs işlerine bakan bir Belediye yetkilisi açtı telefonu car car da car…Efendim şöyleymiş de, böyleşmiş…Peki ben ne demişim. Tekrar yazmakta yarar gördüm:
Burs, öğrencinin ailesine değil, öğrenciye verilir...Çocuğun ailesinin dili, dini, ırkı, siyasi düşüncesine bakılmaz.
Çocuk, genç gelecektir. Ona yatırım gereklidir. Diyerek bir de örnek vermiştim.
Benim bir çocukluk arkadaşım var. İş insanı. Tekstil işleriyle uğraşıyor. Bu salgın döneminde bile kurduğu ağ sayesinde ufak sıyrıklarla durumu kurtarmış. İfade ona ait…Kendisi sağ muhafazakar ve Atatürkçü(Zaten benim Atatürkçü olmayan arkadaşım yoktur!) Babası eski DP li, AP'li. Kendisi bir dönem Anap'lı, DYP'li falandı.Şimdi ilgilenmiyor…
Burs işini konuşuyorduk onunla. Epey bir öğrenciye burs veriyorlar. Benim bildiğim 90-100 arasındaydı. Ona sordum. Neye göre veriyorsunuz diye. Bana anlattıkları şunlar:
-40-50 okul tespit ediyoruz. Daha doğrusu bu işle uğraşan arkadaşlar bunu yapıyor. Okullardan, son üç yılın not ortalaması yüksek 2 öğrenci istiyorlar. Bir asıl, biri yedek…Onlar içinden seçiliyor. Orada bitmiyor. Bunu yapan üç kişilik bir öğretmen kurulu oluşturuyoruz, çağırdığımız okulların dışından. (torpil falan olmasın diye) Seçiyoruz. Kuralları koyuyoruz. İşte ne bileyim, sigara içmemesi, sınıfta kalınca bursunun kesileceği gibi…İşlerimizde her türlü tasarrufu yaptık, ama bu burs işinde yapmadık. Çünkü, ona ayırdığımız para belli, bir fondan karşılanıyor. Devlete de bildiriyoruz. Tabii vergi indirimi de alıyoruz. Daha fazla öğrenci alabilirdik, o zaman şimdiki burs verdiklerimizin hakkını yemiş olurduk. Daha çok anlattı da. Ben araya girdim:
-Yahu G…bu kadar öğrenci içinde, ya sol tandanslı öğrenciler çıkarsa?
Güldü ve şöyle dedi:
-Hepsi sol tandanslı zaten. Ama hepsi de Atatürkçü…Başka türlü başarılı olamazlar ki…Orada bir şey daha dedi de ben yazmayayım. Devamında şöyle dedi:
-Benim çocuklar da bunlar gibi. Ama olsun. Ben mutluyum. Hepsi bir ağabey, bir baba gibi beni arıyorlar…Şimdi adlarını vermek istemiyorum, yurt dışında başarılı çok öğrencimiz var. Bak öğrencimiz dedim, yani sahiplendik onları, çocuklarım gibi. Gelecek onların biliyor musun?
Takıldım tabii ki;
-Yani gelecek sol da diyorsun. Gülüştük…
Bir şey daha anlattı;
-Bizim bursumuzu İstanbul'da duymayan, bilmeyen yok. Belki en adil olanı yapıyoruz. Bazı zengin çocukları da bize başvuru yapıyor. Kazanıyorlar da…Bir iki olsa da…
-Peki onların maddi durumları iyidir. Onlara da burs veriyor musunuz?
-Tabii ki veriyoruz. Biz gelir durumuna bakmıyoruz. Biz çocuğun , gencin durumuna bakıyoruz. Biz devlet değiliz, adamın evindeki ekmeği sağlamak bizim görevimiz değil. Ben, biz ülkemizin geleceği gençleri aydınlık yetiştirmek peşindeyiz.Neyse devam edeyim. Bu çocukların bize başvuru yapmaları başarı ölçüsünün katlanmasıymış. Bunların ebeveynlerini çağırıp, şöyle diyorum: Bu çocuğa biz burs vereceğiz, hak etti. Ama siz de hiç değilse, böyle durumda olan 10 öğrenciye burs verirseniz bunları çoğaltabiliriz…İnan böyle yüzlerce burs veren ve burs alan insan oldu…
Bu anımı şunun için anlattım. Bir yardım, burs, yiyecek, vs. toplumu incitmemeli…Adil olmalı… Datça'da böyle çok dedikodu dolanır…Efendim, şunun birkaç dairesi var, belediyeden burs alıyor gibi…Ben bilmem, ama böyle dedikodular benim önüm kesilip anlatılıyor. Ben de, beni ilgilendirmez diyorum…Gerçekten beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, yukarıda anlattıklarım.
Ahmet Ballıca , Datça'da bursu hak etmiş miydi? Evet…
Peki Ahmet'e Datça'dan burs veren biri çıktı mı? Evet çıktı…Adının verilmesini istemeyen çok değerli bir iş insanı…Sağ olsun var olsun…
Bu Mehmet Tatlıcı da olabilirdi. Benim için ölçüt önemlidir.
Hem sosyal adaletten söz edip, hem adaletsizlik yapmamalı insan.
Hep şikayet etmiyor muyuz, iktidar liyakatsız adamları her yere dolduruyor diye…
Tarikatların her yere çökmeleri, haksız kazançlarından…
Sen yapmayacaksın…
Sevgili Ahmet, yolun açık olsun…
Sen herkesi utandırmaya devam et!