
Kemal Çamlıoğlu
SUSMAK
SUSMAK
sızmışım çalışma odamda masanın başında sonra yatağıma uzandığımı ve üşüğümü ( aşağıya inip kızıma yanmıyor mu kaloriferler dediğimi de) de hatırlıyorum, su içtğimi de . sabah kalktığımda kabak çekirdeği çöpleri yerlerdeydi nedense çok seviyorum bu halimi
pek iyi geliyor bana uzun bir suskunluk arkasından yazmak , yazmak
sustuğum zamanlarda tüm sesleri tüm bakışları orada olmasam da tınıları renkleri gördüğümü biriktirdiğimi biliyorum hatırlıyorum.
serdar susmuştu yıllar önce denizdeki balığın kulaç attığını duyduğunu söylemişti anlamamıştım o vakit ... doğruydu vervininb serçein insan denizdeki balığın kulaç attığını tanımadık yerlerde uçan bir güvercinin serçenin kabat sesini duyuyor…
insan sustuğunda her şeyi duyuyor
olmadığı yerlerde konuşulanları da nefesi de, hırlamaları da, bakışları da duyuyor...
insan sustuğunda dünya oluyor evren oluyor
insan sustuğunda bakıma muhtaç çocuk
insan sustuğunda ihtiyar oluyor
,insan sustuğunda su oluyor
insan sustuğunda börtü böcek
insan sustuğunda ateş su hava ve toprak oluyor..
insan sustuğunda karıncanın ayak seslerini duyuyor
insan sustuğunda bilmem kaç km ilerideki kuşun kanadını duyuyor insan sustuğunda hücrelerini duyuyor evreni duyuyor ..
.insan susması ağır pek ağır
ancak insan sustuğunda bedeli ne olursa olsun güzel şeyler düyuyor...
görüyor kokluyor, renkleniyor...
sesleri, seslerin tınısını , kokuları kokuların rengini , insan sustuğunda renklerin ahenkle dansını, renklerin sesini, ve kokusunu duyuyor..
. ve sonra konuştuğunda elden geldikce yazıyor birikenleri, suskunluğunda yazdıklarını derliyor...
susmak el pence divan durmak değildir.
susmak anlamak daha çok anlamaktır..
susmak farkındalığın başlangıcıdır
bazılarına öre delilik olsa da
susmak kabul etmektir
susmak bir nevi
cafer abinin değimi ile
ruha relakşın masajdır da
Bu yazı 2501 defa okunmuştur.